Anne – Baba Tutumlarının Çocuk Üzerindeki Etkisi

Biliyoruz ki aile, yetişkin ve çocuk etkileşimde bulunduğu, birbirlerini etkileyen bir birimdir. Ailenin çocuğun bedensel, zihinsel, sosyal alanlar gibi pek çok alandaki gelişim üzerinde önemli bir etkisi vardır. Çocuklarımızın içinde bulundukları dönemin gelişim özelliklerini bilmek ve onların daha iyi tanımamıza ve iletişimimizin kolaylaşmasına katkıda bulunacaktır. Çocuklarımıza otoriter, kısıtlayıcı, aşırı kuralcı, baskıcı, ilgisiz, sevgiden mahrum, aşırı koruyu olmak yerine onlara kendilerinin gerçekçi ve başarabilecekleri amaçlar edinmelerine rehberlik edelim, fırsat tanıyalım. Çocuklarımız başarısızlık yaşadıklarında onları, başarıyı tadabilecekleri alanlara yönlendirelim. Her çocuğun başarı duygusu yaşamasına fırsat verilmelidir. Kendi kararlarını almalarını ve sorumluluk almasına fırsat tanıyalım. Duygusal gelişimlerine, duygularını dile getirmelerine fırsat tanıyarak onlara kendilerini ifa etmelerine olanak sağlamalıyız. Gerek normal hayatta gerek okul hayatında olduğu gibi içine kapanık, kendine güvensiz, sessiz ve alıngan çocuklarımızın bu yönlerini değiştirmelerine fırsat verecek etkinlikler yapmaları için onları destekleyelim.  Çocuğunuza karşı tutum ve davranışınız değiştiğinde çocuğunuzdaki değişlikleri de inanılmaz olacak. “ Aile, bir kaledir. Onu kuşatan baba, fetheden annedir. Aile olmak değerlidir. ”

Televizyon ve Bilgisayara Dikkat!

5-6 yaş aralığında televizyon önemli derecede uyku bozukluklarına yol açabilmekte ve sık uyanma problemi ortaya çıkabilmektedir.

Bu yaş aralığında yapılması gerekenler:

•    Yeterli sevgi verilmeli, aşırı düşkünlük veya taşkın bir sevgi olamamalıdır.

•    Çocuğun bağımsız hale gelmesi için yemek, giyinme, banyo gibi kişisel bakımını yapmasına teşvik edilmelidir.

•    Ev işlerinde annesine yardımcı olmasına destek verilmelidir.

• Olumlu davranışlarında memnuniyetimizi belirleyelim, olumsuz davranışlarda ise onaylamadığımızı göstermeliyiz.

•    Yanlış yaptığında davranışın neden yanlış olduğu izah edilmeli ve söyledikleri dinlenilmelidir.

•    Model alacağı ve taklit edeceği sosyal ortam ve ilişkiler sağlanmalıdır.

Çocuğun Sosyal Gelişimi

İnsan sosyal bir varlıktır. Dünyaya geldiğinde sosyal değişime hazır olarak dünyaya gelmektedir. Çocuğun kendine güvenini ve anne-babasına bağlılığını artıracak davranışların başında kuşkusuz, sevmek ve sarılmak gelir. Beslemek, bez bağlamak sarılıp yatırılma, gülümseme sosyal iletişimdir.

İlk yıl; yabancılara şüpheyle bakar ve tanıdık yüzleri tercih eder. Annesinin olduğu yerde oynamayı tercih eder. Ailede ilgi odağı olmaktan hoşlanır.

İkinci yıl: Diğer çocukların farkına varmaya başlar. Oynarken saçları çekebilir. Paylaşmayı bilmez, alma hâkimidir vermekten hoşlanmaz. Her yer hayret verici olarak görünür.

Üçüncü yıl: İsteklerinde ısrarlı ve sabırsızdır. İletişimi gelişmiştir. Başkalarını etkileme ve anlama gücü artmıştır. Paylaşmayı bilmez. Arkadaş edinme önem kazanmıştır. Daha kaliteli oyunlar oynar ve kendi cinsiyetini bilir.

Dördüncü yıl: Paylaşmaya başlar. Yetişkinden çok arkadaşla ilgilenir. Küçük gruplarla oynar. Vücut dilini anlamaya çalışır. Yüzleri okur.

Beşinci yıl: Grup oyununu seçer. Başkalarının eşyalarına saygı duyar. Kendi duygu ve isteklerini kontrol eder.

Altıncı yıl: Kendini yetişkinlere kabul ettirmeye çalışır ve yetişkin olmuş gibi davranır. Başkalarının duygularını paylaşır.

Tuvalet Eğitimi

Tuvalet eğitiminde yapılan yanlışlar hayatın ilerleyen dönemlerinde kişiliğini de etkilemektedir. Kritik dönemlerden bir tanesidir.

Çocuklarda kas kontrolü belli bir olgunlaşma seviyesine gelmeden bu alışkanlık kazandırılamaz. Kas kontrolünü kazanmaları açısından bireysel farklılıklar görülebilmektedir. Çocuğu tuvalete zorla oturtturulmamalı, kalkmak istediğinde kaldırılmalıdır. Başlangıçta zorla tuvalete götürülen çocuk ilerleyen aylarda tuvalete gitmeyi reddeder.

Zorlama yapılan çocuklarda genellikle tuvalete çişlerini yapmazlar ve tuvaletten kalkar kalkmaz çişlerini çamaşırlarına yaparlar. Kızgınlıklarını ve öfkelerini yansıtırlar.

İki yaşına gelen çocuk çişleri geldiğinde annelerine haber verir. Anneler bu aşamada sabah kalkınca her yemekten sonra ve gece yatmadan önce çocuğu tuvalete götürmelidir.

Çocuklar önce gündüz kontrol etmeyi sonra da gece kontrol etmeyi öğrenirler. Önce küçük tuvaleti sonra da büyük tuvalet kontrolünü öğrenirler.

Üç yaşına gelen çocuk gündüz tuvalet eğitimini kazanmış olur.

Ebeveyn olarak tuvalet temizliği alışkanlığını çocuklara kazandırırken;

Çocuğun ilgili kasları gerekli olgunluğa ulaşmadan tuvalet temizliği alışkanlığı verilmelidir.

Tuvalet alışkanlığı verilirken aşırı baskıcı, titiz, zorlayıcı ve cezalandırıcı olunmamalıdır. Bu tutum çocuğun tuvalet temizliği alışkanlığını geç kazanmasına, hem de çocukta yetişkin yaşantısında olumsuz kişilik özellikleri çıkmasına sebep olabilmektedir.

Bu süreçte ebeveynler hoşgörülü, sağduyulu ve özverili olarak çocuğa sabırla yaklaşmalıdırlar.

Çocuğun Dil Gelişimi

Bebekle daha anne karnındayken konuşulmaya başlanılmalıdır. Çocukla mümkün olduğu kadarıyla sözel iletişim kurulmalıdır. Dil gelişimi olarak her dönemin gerektirdiklerini tamamlıyor olabildiği ebeveyn tarafından takip edilmeli. Konuşmaya çabalaması için söz, mimik, jest, davranışlar kullanılmalıdır.

Çocukla bebek gibi konuşulmamalı, sakin bir üslupla net, açık bir şekilde konuşulmalıdır.

Bebeğimize basit ve pratik işaretler öğretmeliyiz.

Bebekler veya çocuklar ne demek istediklerini bilirler fakat kelimeleri anlaşılabilir halde kullanamazlar. Bunun içinde basit hareketler ve  işaretler öğretilmelidir. Örneğin, bir yaşına gelen çocuğa yemek yeme (parmakları bir araya getirerek ağza götürme)

Doğumdan 1 aya kadar: Ağlama Devresi

2-5 Ay: Cıvıldama devresi olarak geçer. Bebek sesini dikkat çekmek için kullanır ve ’agu’ sesleri çıkarır.

6-12 Ay: Sesleri tekrar ederek gerçek heceleri söylemeye başlar.

12 Ay (ilk kelime): Bir nesneyi, olayı, hareketi belirtmek için ilk defa ‘baba-dede-mama’ gibi kelimeler söyler.

24 Ay: İki kelimeyi uygun şekilde bir araya getirir. Olumsuz ifadeler kullanma eğilimi görülmeye başlar. Soruları ses tonuyla ifade etmeye çalışır.

Üçüncü Yıl: Başlangıçta 2-3 kelimeli cümleler kurarak anlamlı konuşma gerçekleştirebilir. Basit açıklamalar yapar. Daha sonraları gramer kurallarına uymaya çalışır.

Dördüncü Yıl: Soru cümleleri yapar ve gelecek zamanı kullanır. Kelime haznesinde 1000 kadar kelime vardır.

Beşinci Yıl: Dil giderek yetişkin konuşmasına benzer Uzun ve karmaşık cümleler kurabilir. Doğru ve sıralı bir şekilde ifade edebilir.

Okul Öncesi Eğitiminde Oryantasyon Neden Önemlidir?

Çocukların okul öncesi kuruma alışabilmeleri için oryantasyon süreci çok önemlidir. Öncelikle anne-baba olarak, çocuğunuzdan bir süreliğine fiziksel ve ruhsal olarak ayrılmaya hazır olmalısınız. Her çocuk birbirinden farklı yaşlarda okul öncesine başlasa da, anne-babadan ayrılarak ilk sosyal ortamlarına adım atmış olurlar.

Çocuğun anne ile güvenli bağ kurmasının yanı sıra anneden sağlıklı bir şekilde ayrışabilmesi de anaokulu oryantasyon sürecinde önem taşımaktadır. Aile olarak destek olmanız, çocuğunuzun okul ortamına güvenmesi için gereklidir. Bu önemli süreçte olumlu katkıda bulunmanız, çocuğunuzun ileri yaşamındaki tüm okul hayatını etkileyecektir.

Oryantasyon programımız yaklaşık olarak bir hafta kademeli geçişlerle uygulanmaktadır. Bireysel farklılıkları göz önünde bulundurursak, çocuğunuzun okul öncesi kuruma uyum sağlaması bir haftadan daha da uzun sürebilmektedir.

Anne – Baba Tutumlarının Çocuk Üzerindeki etkisi

Ailenin çocuğun bedensel, zihinsel, sosyal alanlar gibi pek çok alandaki gelişim üzerinde önemli bir etkisi vardır. Çocuklarımızın içinde bulundukları dönemin gelişim özelliklerini bilmek onları daha iyi tanımamıza ve iletişimimizin kolaylaşmasına katkıda bulunacaktır. Çocuklarımıza otoriter, kısıtlayıcı, aşırı kuralcı, baskıcı, ilgisiz, sevgiden mahrum, aşırı koruyucu olacak şekilde davranmayalım. Onların gerçekçi ve başarabilecekleri amaçlar edinmelerine rehberlik edelim, fırsat tanıyalım. Çocuklarımız başarısızlık yaşadıklarında onları, başarıyı tadabilecekleri alanlara yönlendirelim. Her çocuğun başarı duygusu yaşamasına fırsat verilmelidir. Kendi kararlarını almalarını ve sorumluluk almasına fırsat tanıyalım. Duygusal gelişimlerine, duygularını dile getirmelerine fırsat tanıyarak onlara, kendilerini ifade etmeleri için olanak sağlamalıyız. Gerek normal hayatta gerek okul hayatında olduğu gibi içine kapanık, kendine güvensiz, sessiz ve alıngan çocuklarımızın bu yönlerini değiştirmelerine fırsat verecek etkinlikler yapmaları için onları destekleyelim. Çocuğunuza karşı tutum ve davranışınız değiştiğinde çocuğunuzdaki değişlikler de inanılmaz olacak. “ Aile, bir kaledir. Onu kuşatan baba, fetheden annedir. Aile olmak değerlidir. ”